Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Hakimler ve Savcılar Şurası (HSK) 1’nci Dairemiz, her yılın en geç ocak ayının ikinci haftasına kadar o yıl denetlenecek adliyeleri ilan edecek ve o süreç içerisinde adliyelerimiz denetlenecektir. Ve bu kontrol çok net söylüyorum; ayıp arayan, kusur arayan, eksik arayan bir kontrolden fazla yol gösteren, rehberlik eden bir kontrol olacak” dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Türkiye Adalet Akademisi’nin Eğitim Periyodu Açılış Töreni’ne katıldı. Programda konuşan Bakan Bozdağ, Türkiye’de hakim ve savcı adaylarının yeterli yetişmesinin hükumetlerinin birinci gündemi olduğunu vurgulayarak, “Çünkü biz milletimize adalet manasında hizmet verecek hakim ve savcı adaylarımızın daha mesleğe başlamadan düzgün yetişmeleri, yargı hizmetlerinden memnuniyeti ve yargıya itimadı artırma konusunda çok kıymetli olduğuna yürekten inanıyoruz. Onun için Türkiye’de, Türkiye Adalet Akademisi’ni kurarak bu alanda değerli bir ıslahata imza attık. Fakat baktık ki süreç yetmiyor. Adaylık müddetini uzattık” dedi.
“Hakim ve savcı yardımcılığı kurumunu getirdik”
Bakan Bozdağ, şu tabirleri kullandı:
“Hakim ve savcı adaylığı kuruluşunu kaldırarak, hakim ve savcı yardımcılığı kuruluşunu getirdik ve süreyi de 2 yıldan, 3 yıla çıkardık. Yeni devirde biz hakim ve savcı yardımcılarımızı 3 yıl eğitime alacağız; lakin eğitimin büyük bir kısmını toprakta geçirmelerini, sizin adliyelerde geçirdiğiniz mühletleri de neredeyse ikiye katlayan, kimi yerlerde üçe katlayan çok az sayıda hakim ve savcının usta-çırak münasebeti içinde bir hakime bağlı olduğu bir sisteme geçiyoruz. Savcı yardımcılığı; bir savcının yanında bir savcı yardımcısı. Hakim yardımcılığı; bir hakim yanında bir hakim yardımcısı olacak. Eminim ki yeni devirde usta-çırak bağı içerisinde birebir çalışan bir hakim-savcı yardımcılığı süreci ülkemize de hakim ve savcı yardımcılarımıza da çok şey kazandıracak.”
“Meslek içi eğitime girmekten çekinmeyin”
Bakan Bozdağ, nitelikleri artırmak için öteki adımlar da attıklarını tabir ederek, “En az 3 sefer meslek içi eğitime katılmayı zarurî hale getirdik, koşul koyduk. Meslek içi eğitimin meslek öncesi eğitim kadar değerli olduğuna inanıyoruz. Onama, bozma, kıymetlendirme kısımlarına da bakarak nerede yaramız varsa o yarayı tedavi edecek eğitim sistemine de geçeceğimizi buradan tabir etmek isterim. Meslek içi eğitime girmekten çekinmeyin. Biri bizi eleştiriyorsa, ‘eğitime gitti’ diye eleştirsin” tabirlerini kullandı.
“Adliyelerimiz denetlenecek”
Bozdağ, yeni devirde teftişte de büyük bir değişimi hayata geçirdiklerini kaydederek, “HSK 1’nci Dairemiz, her yılın en geç ocak ayının ikinci haftasına kadar o yıl denetlenecek adliyeleri ilan edecek ve o süreç içerisinde adliyelerimiz denetlenecektir. Ve bu kontrol çok net söylüyorum; ayıp arayan, kusur arayan, eksik arayan bir kontrolden fazla yol gösteren, rehberlik eden bir kontrol olacak. İşlerimiz gecikmeden, aksamadan hızlı bir halde yürüyecek ve bu da daima gözeten, denetleyen bir yaklaşımla takip edilecek ki geciken adalet tartışmaları Türkiye’mizin gündeminden düşsün. Zira pek çok davalarla ilgili bu manada çok önemli tenkitler alıyoruz. Yargıyı makul bir mühlet içerisinde biten bir yargılama sürecine soktuğumuzda adaletin vaktinde tecellisi, hem adalete olan inancı, yargıya olan inancı, hem de yargı hizmetlerinden olan memnuniyeti en üst seviyeye çıkaracaktır. Bundan sonraki süreçte de hükumet olarak yargı mensuplarımızın hem gereksinimlerini karşılamak hem de yargımızı Avrupa’daki standartlara taşıma, hatta onun da ilerisine götürmek, bizim ana vazifemizdir” diye konuştu.
“İdeolojilerin parçaladığı Türkçe’nin yargı lisanına hakim olmasına müsaade vermeyin”
Bakan Bozdağ, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Bilmek gerekir ki kararların doğruluğu kadar hakim ve savcının da adil görünmesi ve bilinmesi bir o kadar kıymetlidir. Türkçemiz çok süper bir lisan. Bütün hakim ve savcı adaylarıma diyorum ki; kararlarınızda, gerekçelerinizde okuyan; Türkçenin lezzetini, Türkçenin hoşluğunu fark etsin, bunun zevkini alsın. Gerçek bir lisan kullanmak, meramı hakikat anlatmak bakımından sizin elinizdeki en büyük güçtür. Şu anda hukuk lisanı konusunda maalesef Türkiye’de önemli bir sorun ile karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Bütün hakim ve savcı adaylarımıza; lütfen Türkçemize kıymet verin, kuralları ile dosdoğru kullanın. Lisanımızla maalesef oynadılar, bozdular, ideolojiye nazaran kullanılan kavramlar ortaya çıktı. Buna müsaade vermeyin. İdeolojilerin parçaladığı Türkçe’nin yargı lisanına hakim olmasına müsaade vermeyin. Kimsenin bozamayacağı Türkçeyi kullanın.” (DHA)